İletişim (About)
Tel 1: 05373747359
Tel 2: 05062828975
Email: bilgi@24.tc

Biz ki ustasıyız vatan sevmesinin...

Bucak Aşireti

PKK KADEK ve KONGRAGEL

Palme, İsveç güvenlik birimlerine talimat vererek, Kemal Burkay ile bağlantılı olan Kürt gruplar dışındakilere sert tavır gösterilmesini istedi. İsveç polisi Kemal Burkay ile de bağlantı kurarak, PKK yandaşlarına karşı sert önlemler aldı. Bir kısmını tutukladı, bir kısmını da sınır dışı etti. Palme bu talimatıyla Öcalan'ın ölüm listesine de girmiş oldu. 28 Şubat 1986 günü eşiyle birlikte sinemaya gitmişti. Sinema çıkışında evine doğru yürürken bir PKK militanının kurşununa hedef oldu."Şemdin Sakık gibi Kör Cemal gibi Şahin Bilgiç gibi Cemil Işık gibi PKK'da yönetimi ele geçirenler baskılarını ve eylemlerini bölge halkı üzerinde yoğunlaştırdılar. Ben bunlara karşı koydum hatta bu şekilde eylemleri gerçekleştirenlerden bazıları Kör Cemal, Halil Kaya, Cemal Işık, Şahin Baliç gibilerini cezalandırdım. Şemdin Sakık'ı da cezalandıracaktım; ancak tutuklu bulunduğu sırada elimizden kaçtı." Bu sözler PKK başı Abdullah Öcalan'ın savcılık ifadesinden alındı. Teröristbaşı, geride bıraktığı vahşet dolu kanlı mirastan kendisini soyutlamak amacıyla, özellikle bölge halkına yönelik saldırıların sorumluluğunu, "Avare çete grupları" dediği bu "Eyalet komutanları"na yüklemeye kalkıştı. Öcalan aynı tavrını İmralı duruşmalarında da sürdürdü. 1987'den itibaren doruk noktalara çıkan PKK vahşetinden kendini sıyırmaya kalkıştı. "Aslında ben hep barışçı çizgideydim; ancak PKK'yı Susurluk benzeri çeteler sarmıştı. Bunlara karşı koyamadım." biçiminde sözler kullandı. Peki gerçekte durum böyle miydi, Şemdin Sakık, Kör Cemal gibi kişiler nasıl eyalet komutanı olabilmişti?


İLK HEDEF: CELAL BUCAK

PKK'nın 1978'de Lice'nin Fis köyünde yapılan kuruluş kongresinin ardından, silahlı mücadeleye başlama kararı dört yıl sonra 1982'de Suriye'nin Ürdün sınırına yakın bir Filistin kampında yapılan ikinci

kongrede alındı. (25 kişilik Merkez Komite Fis toplantısında belirlendi. Öcalan, Marksist örgütlenme modeline uygun olarak PKK'nın genel sekreteri yapıldı).

Bu tarihlerde bilinen tek silahlı saldırıları 1979'da Adalet Partisi Şanlıurfa milletvekili Mehmet Celal Bucak'ın evine yapılan baskın oldu. Bu baskında Celal Bucak hafif yaralanırken sekiz yaşındaki oğlu hayatını kaybetti.1984'te Eruh ve Şemdinli'de askeri birimlere yapılan saldırılar, PKK'nın hiçbir sınır tanımayan silahlı saldırılar yapma kararı aldığı ikinci kongre sonrasında başladı. Bu saldırılarda sivil veya asker fark etmiyordu. Ancak, 1985 yılı boyunca ve 86 başlarında örgütün silahlı saldırılarında belirgin bir durgunluk yaşandı. Çünkü, sivil hedeflere de yönelen vahşice saldırılar Merkez Komite üyelerinin büyük bölümü tarafından benimsenmiyordu.


TASFİYE HAREKATI

1980’li yılların ortasında katliamcı kişiliği giderek belirginleşen Öcalan, "Savaşmıyorlar." dediği örgütün önde gelen bütün isimlerine yönelik ilginç bir tuzak hazırladı. Avrupa merkezlerinde ve Türkiye'de bulunan bu isimleri, "3. kongre" için Ekim 1986'da Lübnan'daki Helvi kampına çağırdı. (Daha sonra Helvi kampına, 28 Mart 1986'da Şırnak'ın dağlık kesiminde öldürülen PKK Merkez Komitesi

Üyesi Mahsun Korkmaz'ın ismi verildi) PKK'nın Avrupa temsilcilerinden Çetin Güngör gibi bazı isimler, Öcalan'ın bu ani davetinden kuşkuya kapılarak bu kongreye gitmezken aralarında Kesire Öcalan'ın da bulunduğu önde gelen isimler bu tuzağa düştüler ve hapsedildiler. Öcalan, yine Marksist terör örgütlerinin yapısına uygun olarak hapsettiği bu üst düzey yöneticilerden "öz eleştiri" istedi. Günlerce tutuklu kalan bu isimler yüzlerce sayfalık öz eleştirilerini yazdılar. Örneğin Merkez Komite üyelerinden biri tam 930 sayfa öz eleştiri yazarak, "Ben bir siyasi fahişeyim." dedi. (Bu tabiri daha sonra Binbaşı Ahmet Cem Ersever, Kuzey Iraklı Kürt liderlerden Celal Talabani için kullandı). İlginçtir, Abdullah Öcalan'ın karısı Kesire Öcalan da 300 sayfaya ulaşan bir öz eleştirisini yazdı. Ancak, bu öz eleştirisinde bazı hatalarını kabul etmekle birlikte Teröristbaşı'nın karşısında en başı dik duran da o oldu. Sonuçta Öcalan bütün bu önde gelen isimlerin "rütbelerini" söktü, diğer anlamıyla bunları tasfiye etti. Bu isimlerin yerine ise daha sonra büyük katliamlar gerçekleştirecek olan Halil Kaya, Şah İsmail Al, Şemdin Sakık, Nizamettin Taş, Halil Ataç, Haydar Altun, Şahin Balıç, Cemil Işık, Şehmus Yiğit, Müslüm Durgun ve Cihangir Hazar gibi isimleri getirdi. Bunları "eyalet komutanı" yaptı. Aslında, PKK'nın en başta bölge halkına zarar veren vahşet düzeyindeki katliamları işte bu "eyalet komutanları"nın dönemiyle başladı. Öcalan, 3. kongredeki konuşmasında, "En kısa zamanda asker sayımızı 10 binden 50 bine çıkaracağız." dedi. Örgütün terör eylemlerini yürütecek silahlı güçlerini oluşturan Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu anlamına gelen ARGK bu kongrede kuruldu.
Rütbeleri sökülenler de yine örgütün iç işleyişine uygun olarak örneğin "er" statüsüne indirilip yeni atanan bir "komutan"ın yanında göreve gönderildiler. Kesire Öcalan da böyle bir görev için Avrupa'ya gönderildi; ama gidiş o gidiş oldu. Kesire, bu tarihten sonra PKK'nın "ölüm listesi"nin en başında yer aldı. (Kesire Öcalan, PKK'nın eski Avrupa sorumlusu Hüseyin Yıldırım ve Merkez Komite eski üyesi Mehmet Cahit Şener, örgütten kopmalarından sonra Vejin (Diriliş) örgütünü kurdular).


PALME SUİKASTİ

PKK'nın Avrupa temsilcilerinden Çetin Güngör, Öcalan'ın tuzağına düşmeyen isimlerden biriydi. 3. Kongre'ye katılmak üzere Bekaa Vadisi'ne gitmedi. Ama Öcalan'ın onu affetmesi mümkün değildi. İsveç'te bulunduğu sırada bir sinema salonunda kafasına sıkılan kurşunlarla öldürüldü. İsveç'te daha çok Kemal Burkay yönetimindeki ılımlı sayılabilecek Kürt gruplar üslenmişti. O tarihe kadar PKK yandaşları da rahatlıkla bu ülkede kalabiliyordu. Ancak Çetin Güngör cinayeti ve onu izleyen bazı şiddet hareketleri İsveç Başbakanı Olof Palme'nin dikkatini çekmeye başladı. Palme, İsveç güvenlik birimlerine talimat vererek, Kemal Burkay ile bağlantılı olan Kürt gruplar dışındakilere sert tavır gösterilmesini istedi. İsveç polisi Kemal Burkay ile de bağlantı kurarak, PKK yandaşlarına karşı sert önlemler aldı. Bir kısmını tutukladı, bir kısmını da sınır dışı etti.Palme bu talimatıyla Öcalan'ın ölüm listesine de girmiş oldu. 28 Şubat 1986 günü eşiyle birlikte sinemaya gitmişti. Sinema çıkışında evine doğru yürürken bir PKK militanının kurşununa hedef oldu. Palme suikastının ardından yalnızca İsveç polisi değil, Türk güvenlik birimleri de araştırma yaptı. O tarihlerde Avrupa'dan Bekaa Vadisi'ne gelen "Faruk" ismindeki PKK elemanı için Öcalan görkemli bir karşılama yapmıştı. Belli ki, iyi bir iş başarmıştı. Birçok örgüt mensubunun ifadesinden sonra bu esrarengiz Faruk'un eşkali ile İsveç polisinin elindeki bulgular örtüşüyordu. Bu sebeple Türkiye elde ettiği bu bilgileri İsveç'e iletti. Ancak İsveç polisi başta olmak üzere hiç kimse bir daha bu militanın izine rastlayamadı. Öcalan, muhtemelen yine aynı yöntemi denemişti. 1979'da kendisine rehberlik yapıp Suriye'ye oradan da Lübnan'a geçiren Ethem Akçan'ı bir bahaneyle ortadan kaldırttığı gibi, Palme suikastçısı Faruk'un da görevini yapmasından sonra yaşamaması gerekiyordu. Türk ya da İsveç polisinin eline geçmesi halinde, bu PKK için hiç de iyi olmayacaktı. Öcalan, İmralı duruşmalarının ikinci gününde, hakimlerin Palme suikastı ile ilgili sorularına şu cevabı verdi: "Avrupa'da PKK provokatif bir biçimde şiddet eylemlerine karıştırıldı. Olof Palme olayında da bunun etkisi vardır. O dönemde PKK'nın Avrupa temsilcisi Ali Çetiner'dir. Kendisi İsveç polisi tarafından yakalandı. İsveç ve Alman polisi ile birlikte çalıştığı kanısındayım. Yayın organlarında 'PKK üyesiyim' diyerek bu konuda yazılar yazan Olof Palme'yi eleştiren Hüseyin Yıldırım'dır. Kendisi dış ilişkiler sorumlusuydu. Olof Palme'yi tehdit ediyor, 'Başına gelecekleri görürsün.' şeklinde sözler sarf ediyordu. Bunlar bana rağmen yaşanan çelişkilerdir. Böyle bir emri ben vermişsem yayınlanmasını istedim: Ancak herhangi bir yayınlanma olmadı. Bu bakımdan, benim

herhangi bir ilgim yoktur. Örgütten ayrılan PKK Vejin örgütü mensupları bu cinayeti işlemiş olabilir. Vejin örgütü benden ayrılan Kesire Öcalan, Hüseyin Yıldırım ve yakınlarının oluşturduğu bir örgüttür. Bunların geliştirmek istediği bir gruptur. Daha çok yurt dışında faaliyette bulunuyorlar. Bazıları da Kuzey Irak'ta faaliyet göstermiş olabilir..."

Oysa Öcalan'ın ölüm emrinden kaçan Kesire Öcalan ve PKK'nın eski Atina temsilcilerinden Avukat Hüseyin Yıldırım gibi isimlerin Olof Palme'yi öldürmeleri için bir sebep bulunmuyordu. Çünkü bu isimler İsveç'i bir sığınak olarak kullanıyorlardı.


PKK / KADEK / KONGRA-GEL

Kuruluşu :
Dünyanın en kanlı terör örgütlerinden birisi olan, insanlığın yüzkarası, PKK/KONGRA-GEL terör örgütü 27 Kasım 1978’de, Diyarbakır’ın Lice ilçesi Ziyaret (Fis) köyünde 25 kişinin katılımıyla yapılan ve I nci Kongre niteliğindeki toplantıda, Kürdistan İşçi Partisi-Partiya Kerkaren Kürdistan (PKK) adıyla kurulmuştur. Örgüt, 1984 yılına kadar kadro çalışmalarını tamamlamıştır. 15 Ağustos 1984 tarihinde Eruh ve Şemdinlibaskınlarıyla, silahlı eyleme başlayarak stratejik savunma safhasının ilk dönemi olan silahlı propagandaya geçiş yapmıştır.Terör örgütü, 04 Nisan 2002’deki 8 nci Kongresinde adını Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi (KADEK), 26 Ekim-06 Kasım 2003 tarihleri arasındaki 9 ncu Kongresinde de Kürdistan Halk Kongresi (KONGRA-GEL) olarak değiştirmiştir.
Amacı :
PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün başlangıçtaki amacı; silahlı propaganda yöntemiyle önce Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde Marksist-Leninist bağımsız bir Kürdistan devleti kurmak, müteakiben İran, Irak ve Suriye’de tesis edilecek Kürt devletleri ile birleşerek “Bağımsız-Birleşik Kürdistan” nihai hedefine ulaşmaktır.
Hedefi :
- Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü, birlik ve beraberliğini, anayasa ile belirtilen parlamenter düzenini, temel hak ve özgürlüklerini ortadan kaldırmak,
- Türkiye'de binlerce yıldır birlikte yaşayan insanlardan bir kısmının, halkın ayrı bir kimliğe sahip oldukları iddiası ile özerklik veya federatif bir yönetim sistemi ile ayrı bir toprak, ayrı bir bayrak altında toplanmasını sağlamak suretiyle ülkeyi bölmek ve parçalamaktır.
- Bölücü terör örgütü; bu hedefe ulaşabilmek için, dünyadaki siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmelerle, günün yükselen değerlerine paralel olarak ve dünya kamuoyunun meylettiği eğilimleri dikkate alarak; hem ideolojisini hem de mücadele yöntemini zaman zaman değiştirmiştir.
- Bu kapsamda; başlangıçta Marksist-Leninist ideolojiyi esas alan terör örgütü zaman içinde gelişimini sürdürmek ve etki alanını artırmak üzere;
- Dini konulan istismar edici girişimlerde bulunmuş,

- Kürt milliyetçiliği fikrini savunarak ırkçı bir görüntü çizmiş,

- Uyuşturucu madde ve silah kaçakçılığı başta olmak üzere, her türlü kaçakçılık ve yasa dışı faaliyetler içinde yer almış ve bu tip oluşumlarla bütünleşmeye çalışmış,
- Türkiye üzerinde emelleri ve menfaatleri olan bütün dış odaklar ile devlet ve millet çıkarlarına ve hayatiyetine kast eden tüm düşman unsurlarla müttefik haline gelmiş ve gelmeye devam etmektedir. Bu gelişmelere paralel olarak örgütün aşamalı hedef stratejisinde de değişiklikler olmuştur. Bu stratejide;
- İlk aşamada; insan hakları, demokratikleşme, siyasi çözüm gibi kavramlar istismar edilerek sosyal ve kültürel bazı hakların temin edilmesi,
- İkinci aşamada; yurt içi ve yurt dışında kurtarılmış bölgeler ihdas edilmesi,

- Üçüncü aşamada; Türkiye ve Kuzey Irak’taki bazı bölgelerin bir federasyon altında birleştirilmesi ve bağımsız bir devlet kurulması ve ileri aşamalarda İran ve Suriye mücavir sahalarına el atmayı hedeflemiştir.
Faaliyetleri :
Terör örgütünün 1984 yılından bugüne kadar sivil halka karşı ayırım yapmaksızın çocuklara, hatta bebeklere, kadınlara, yaşlılara ve bölge halkına hizmet eden, çoğunluğu öğretmen, din adamı ve devlet görevlilerine karşı uyguladığı terör eylemleri nedeniyle; 11.483 ( 5415’i ölü, 6068’i yaralı) sivil, 17.875 (5871’i şehit, 12004’ü yaralı) güvenlik gücü mensubu olmak üzere 30.000 üzerinde vatandaşımız yaralanmış veya şehit olmuştur. Yine bölge halkının hizmetinde faaliyet gösteren 250’si okul, 110’u cami, 50’si sağlık kuruluşu olmak üzere toplam 2000 civarında tesis yapılan saldırılarla tahrip edilmiştir. Bugüne kadar terör örgütü ile yapılan mücadele için toplam 150 milyar Dolar civarında harcama yapıldığı tahmin edilmektedir. Avrupa’da 1990’lı yıllardan itibaren bazı ülkeler tarafından da terör örgütü olarak kabul edilen PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün, özellikle mücavir ülkelerden ve bazı Avrupa ülkelerinden değişik şekillerde destek gördüğü bilinmektedir. Bu ülkelerin terör örgütüne sağladığı desteği genel olarak aşağıda belirtilen altında toplamak mümkündür.
- Örgüte politika belirlemek ve strateji vermek,
- Üst düzey örgüt liderlerine barınma imkanı sağlamak,
- Lojistik destek (silah ve mühimmat) temin etmek,
- Kamp yeri tahsis etmek,
- Eğitim vermek,
- Finansman temin etmek,
- Sahte kimlik/pasaport temin etmek,
- Tedavi imkanı sağlamak,
- Uyuşturucu ve insan kaçakçılığı yapmasını desteklemek,
- İstihbarat kuruluşlarınca eylem yapacak örgüt mensuplarına bilgi temin etmek,
Terör Örgütünün Gerçek Yüzü :
1984 yılından beri yaşanan PKK/KONGRA-GEL terörünün yaptığı vahşet incelendiğinde, bu örgütün gerçek kimliği ortaya çıkmış ve maskesi düşmüştür. Terör örgütünün amacı ne Kürt halkının mutluluğuna sahip çıkmak, ne de onların her konuda gelişimine yardımcı olmaktır.
İç ve dış kamuoyunda ısrarla savunduğunun aksine; PKK/KONGRA-GEL'in, Kürt kökenli vatandaşlarımız ile hiç bir ilgisi yoktur. Ancak, terör örgütünün bugüne kadar uyguladığı ve gerçek dışı bilgilere dayanarak sürekli tekrarladığı, "Kürt Kimliği, Kürt Halkının Özgürlüğü, Kimlik ve özgürlük için savabildiği" temaları; Güneydoğu Anadolu bölgesindeki Kürt kökenli vatandaşlarımıza ve dünya kamuoyuna abartılarak ve saptırılarak aktarılmış bir aldatmacadır. "Kürt Kimliği Gerçeği, Kürt Halkının Özgürlüğü ve PKK/KONGRA-GEL Terör Örgütü'nün Bu Uğurda Verdiği Özgürlük Savaşı" temaları yıllardır o kadar ısrarla ve kurnazca işlenmiştir ki, yurt dışında birçok ülke ve uluslararası kuruluş ile, yurt içinde çok sayıda legal dernek, kurum ve kuruluş, medya, hatta bazı siyasi partiler ile yetkili kişilerin dahi, duygu ve düşünceleri ipotek altına
alınmak istenmiştir. PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün yaptıkları Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bildirgesinin maddeleri ile karşılaştırıldığında örgütün uyguladığı terör bir kez daha karşımıza çıkmaktadır;
- Gerek örgüt içinde kendi yandaşlarına, ve teröristlerine, gerekse bölge halkına karşı kardeşlik anlayışı ile davranmadığı su yüzüne çıkmıştır. (Madde-1)
- Yaş ve cinsiyet farkı gözetmeden (Bebek, çocuk, genç, ihtiyar, kadın/erkek ayırımı yapmadan) insanları öldürmekte, böylece onların yaşama ve kişi özgürlüğü ve hakkına karşı gelmektedir. (Madde-3)
- Örgüte zorla eleman kazandırarak, onların ayrılmalarına müsaade etmeyip, çağdışı bir disiplin anlayışı ile zorla örgütte kalmalarını sağlamakta ve köle gibi kullanmaktadır. (Madde-4)
- Halktan zalimce ve işkence ile para ve malzeme toplamakta, zorla dağ kadrosuna gönderdiği genç kızlara onur kırıcı davranışlarda bulunmaktadır. (Madde-5)
- Türkiye'de, herkesin Anayasa teminatı altında bulunan bağımsız mahkemelere müracaat hakkı varken, terör örgütü Anayasa ya da yasa ile tanınmış temel hakları çiğneyen eylemlere başvurma yolunu seçmekte ve militanlarını (Madde-8) kendisi yargılayıp vahşice cezalandırmaktadır.
- Ülkede serbest dolaşım özgürlüğü varken, bu hürriyeti yol keserek, otobüsleri silahla tarayarak, bomba koyarak, turistleri zorla dağlara kaçırıp, keyfi yakalamalar ve alıkoymalar yapmakta, kendisine boyun eğmeyen köyleri cezalandırmaktadır. (Madde-9)
Görüleceği gibi, canilerden ve katillerden oluşan bu örgüt bütün insanlığın yüz karasıdır, insanlık ve uygarlık dünyasının utanç kaynağıdır.
Bugüne kadar 30.000’nin üzerinde insanımızı katleden ve yapmış olduğu bunca tahribat ve gerçekler ortada iken, terör örgütünün maske takarak terorist kimliğinden kurtulması mümkün değildir. Şu kesinlikle bilinmelidir ki terör örgütü ne değişikliğine giderse gitsin yaptıklarının hesabını verecektir.
Bugün 3 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol